2009 yılındaki ekonomik kriz etkileri sırasında sabit durumunu koruyan Türkiye ekonomisi, 2000’lerin başındaki finansal erime konumundan, düzenleyici reformlar ve yapısal revizyonlarla ayakta kalıp sonraki yıllarda da gelişmeye devam etmiştir.
Ayrıca, sektördeki reformlar yatırımcı güvenini o kadar artırmıştır ki finansal hizmetler, Doğrudan Yabancı Yatırım (FDI) için tercih edilen sektör haline gelmiş ve geçen 14 yıl içinde ülkeye 48 milyar dolar çekmiştir.
Bankacılık Türk finansal sektörünün en güçlü bölümüdür ve tüm finansal hizmetlerin %70’ini oluştursa dahi sigortacılık ve diğer finansal hizmetler de önemli büyüme potansiyeli göstermektedir. Bankacılık sektör varlıkları 2015 yılında 2,3 trilyon TL’ye kadar büyümüştür. Türkiye’de şu anda toplamda 53 banka bulunmaktadır ( 34 mevduat bankası, 13 kalkınma ve yatırım bankası, 6 katılım bankası.) Bu 53 bankadan 21’, ciddi yabancı sermaye tutmaktadır. (toplam varlıkların %30’u yabancı yatırımcılar tarafından tutulmaktadır.)
Türkiye 2023 yılına kadar önemli ekonomik hedeflerle gelişmeye devam etmeyi öngörmektedir. Bunlardan bir tanesi İstanbul’u dünyanın önemli finansal merkezlerinden biri haline getirmektir. Türkiye’nin kalabalık ve genç nüfusu, kalifiye iş gücü ve hızla gelişen pazarları, jeostratejik konumuyla birlikte İstanbul’u, uluslararası finansal bir merkez olmak için güçlü bir aday yapmaktadır. Hükümet İstanbul Ekonomi Merkezi projesini duyurduğundan beri İstanbul, hızla gelişim kaydetmiş ve bu günlerde dünyanın yükselen piyasaları arasında görülmeye başlamıştır.